~ O BELDE ~ AHMET HAŞİM
Güzellik, hüzün, ay ışığı içinde dolaşma ve zayıflık; bu özellikleri biz Ahmet Haşim’in annesinde ve çocukluğunda tanıdığı kadınlarda da görüyoruz. Şairin hayal ettiği “o belde” ile çocukluğunda yaşadığı yerler arasında büyük benzerlikler vardır. Şair, çocukken yaşadığı yerleri hayalinde daha da güzelleştirerek “o belde” yapıyor. Yalnız Ahmet Hâşim’in bu temi işlerken gerek teferruat, gerek üslûp bakımından Fransız şâirinden de ayrı kaldığım işaret edelim. Cenab’ın bahis konusu şiirlerinde “uzaklara gitmek” temi yoktur; şâir, sadece yanında bulunan kadınla karşılarında bulunan hüzünlü manzarayı seyreder. Baudelaire’de “uzaklara gitmek” temi vardır. Yalnız yaptığı tasvire göre, gidilecek olan bu yer, Akdeniz’de muayyen bir yerdir.
“ALDIĞI PARAYI NEREYE KULLANDIĞI BELLİ DEĞİL”
Bütün bu sıfat tamlamaları gösteriyor ki Haşim, “O Belde”de nesnel varlıkları sürekli silmeye, kaybetmeye, inceltmeye, uzaklaştırmaya çalışıyor. Diyerek bugünkü beşerin kabalığını anlatıyor. Kadının, doğanın ve sanatın bugünkü nesil tarafından anlaşılmaması ve anlamsız görülmesi, romantikler tarafından çok işlenmiş bir konudur. Ancak şair, bu durumu kendine göre ve kendi anlatımıyla yorumluyor. Reklam çerezleri, ziyaretçilere alakalı reklamlar ve pazarlama kampanyaları sağlamak için kullanılır. Bu çerezler, web bettilt güncel giriş genelinde ziyaretçileri izler ve özelleştirilmiş reklamlar sağlamak için bilgi toplar. Sitemiz en iyi hizmet için çerezler kullanmaktadır. Siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul ediyorsunuz. Mısraı ile insana râci “einfühlung”u en güzel şekilde anlatan Hâşim, yukarıdaki ifadesinde yeni bir his keşfediyor. “O Belde”de vezin gibi kafiye sistemi de çok değişiktir. Yalnız vezinde olduğu gibi kafiyede de mutlak bir serbestîye gidilmemiştir. Bazı kafiyeler gay-rimuayyen fasılalarla tekrarlanırlar.
Mısraı âdeta şâirin daha sonra kaleme alacağı “Şi’r-i Kamer”lerin ruhunu özetler. Hâşim bu şiirlerinde çocukken annesiyle beraber çıktığı aylı ve yıldızlı çöl gecelerini ısrarla anlatır ve onlara karşı hasretini söyler. Sonraki kısım “O Belde” ile Hâşim’in çocukluk hâtıraları arasındaki münasebeti daha açık ortaya koyuyor. Bununla beraber, Hâşim’in “O Belde”yi yazarken Cenab’ın bu şiirlerinin tesiri altında kaldığı düşünülebilir. Hareketsiz yaşamın bel düzleşmesine yol açtığını belirten Op. Dr. Murat Sili, sağlıklı insan omurgasında bel kemiğinin karın içerisine doğru bir yay çizdiğini söyleyerek, “Bu yay kişinin yük taşıması ve esnemesi bakımından önemli bir yapıdır. Bu yapıya ‘bel çukuru ya da bel kavisi’ adı verilir. Bel düzleşmesi omurgadaki bu kavisin kaybedilmesi ve dolayısıyla beldeki hareket mekaniğinin bozulmasıyla ilgili bir hastalıktır. Bel düzleşmesinin en sık nedeni, omurganın arkasında bulunan bel kaslarının zayıflaması ve omurganın esnekliğini kaybetmesidir.
Bizi müstakil bir bütün teşkil eden edebî metinleri tetkike sevk eden sebep budur. Metin tahlili her nevi edebî araştırmanın esasını teşkil eder. Yazarın hayat ve muhiti, eserini izah ettiği nisbette işe yarar. Fakat asla ön planda gelen bir araştırma konusu olamaz. Umumiyetle tarihçi bir zihniyet taşıyan XIX. Bu görüş, edebî eseri başlı başına bir estetik vâkıa değil de, sosyal hayatın herhangi bir tezahürü telâkki etmiş ve ona tarihî bir vesika değeri vermiştir. Bugün bu bakış tarzı terk edilmiş, edebî eser ve onun tetkiki ön planda gelen bir değer kazanmış bulunuyor. Afyonkarahisar’ın Düzağaç beldesinin belediyesinde çalışan bir memur, kaymakamlığa giderek belediye başkanı hakkında yolsuzluk ve zimmete para geçirdiği gerekçesi ile ihbarda bulundu. Afyonkarahisar’ın Düzağaç beldesindeki belediye başkanı hakkında yolsuzluk ve zimmete para geçirme iddiaları ortaya atıldı. Bir memur, başkanın kendisinden borç alıp maaşları ödediğini ve belediye kasasından zimmetine para geçirip sonra parayı geri koyduğunu öne sürdü. O Belde şiiri ilk olarak “Şiir ve Tefekkür Mecmuası”nda 1909 yılında yayımlanmıştır.
O Belde Şiir İncelemesi
“Hayat mücadelesi” ifadesinin genel kabul görerek kullanılması da insanın dünya hayatının “mücadele” şeklinde özetlenebileceğini göstermektedir. Bu durum aynı zamanda insana mücadele gücü ve iradesi de kazandırmaktadır. Peygamber’in karşılaşacağı güç şartlara, müşriklerin ona uygulayacağı baskılara ve bunlara kendini hazırlaması gerektiğine de bir işaret olduğu anlaşılıyor. © Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. Başlangıçta şair, yanında bulunan bir kadınla akşam gün batımını seyrediyor. O Belde Şiiri ”Akşam Şairi” adıyla bilinen Ahmet Haşim tarafından yazılmıştır. Türkçeyi en iyi kullanan şairlerden biri olan Ahmet Haşim, hayatı boyunca şiirin ”estetik bir değer” olduğunu savunmuş ve bu ilkeye göre şiirler kaleme almıştır. Benedetto Croce “edebî nevi yoktur, münferit ve yegâne eserler vardır. Dikkat edilirse bu kelimeler “O Belde”nin temlerini gösterir. Bu temler âdeta bir mıknatıs gibi kendi etraflarına, kendilerine benzer kelimeler çekmişler ve şiirin esas dokusu bu kelimelerle dokunmuştur. Şimdi bu kelimelerin dokunuş tarzını görelim ve başta sıfat tamlamalarını ele alalım. Hâşim bu şiirinde umumiyetle objektif isimleri tavsif ediyor.
Analitik çerezler, ziyaretçilerin web sitesiyle nasıl etkileşime girdiğini anlamak için kullanılır. Bu çerezler, ziyaretçi sayısı, hemen çıkma oranı, trafik kaynağı vb. Metrikler hakkında bilgi sağlamaya yardımcı olur. Performans çerezleri, ziyaretçiler için daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunmaya yardımcı olan web sitesinin temel performans indekslerini anlamak ve analiz etmek için kullanılır. Ifadesi, tabiatla kadın arasındaki kaynaşmayı ifade ediyor. Burada tabiata râci bir “einfühlung” hadisesi karşısındayız. Bütün bu sıfat tamlamaları gösteriyor ki, Hâşim, “O Belde”de objektif varlıkları durmadan silmeğe, kaybetmeğe, inceltmeğe, uzaklaştırmağa çalışıyor. Sembolizmin prensiplerinden biri de bu değil midir?
O beldenin görünümünü anlatan dizelerle, o beldede yaşayanları anlatan dizeler. Şair, güzel bir ülkeden ayrılmış, bu dünyada mahkûm olarak yaşadığını söylüyor. Bu duygu şairin çocukluğundaki mutlu günlerine dönemeyeceği düşüncesinden kaynaklanıyor. Ancak bu şiirin uyakları olmadığı anlamına gelmez. Kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz. Belde kelimesi şehir, mesken, yöre ve diyar anlamına gelir. O Belde şiirinde ise hayali bir şehirden bahsedilmektedir. Web sitesinin düzgün çalışması için kesinlikle gerekli olan çerezlerdir. Bu çerezler, web sitesinin temel işlevlerini ve güvenlik özelliklerini anonim olarak sağlar.
Bunlardan birçoğu gizli benzetmeler biçiminde ortaya çıkıyor. Fakat bunlar teşbih değil istiare biçiminde karşımıza çıkıyor.. Örneğin “hasta deniz” tamlamasında deniz insan gibi düşünülmüştür. Keza “dalgın mesâ” tamlamasında da gizli bir teşbih var. Bu tamlamalarda aynı zamanda teşhis (kişileştirme) özelliği de bulunuyor. Şair, sadece isim ve sıfatlarla değil fiillerle de görüntüler oluşturuyor; denizlerden esen ince havâ, yanındaki kadının saçlarıyla eğleniyor.
{
O Belde Şiiri Kimin Eseri Ve Kim Tarafından Yazılmıştır? Şiirin Türü, Konusu Ve İncelemesi
|}
Bu vaziyet, edebî eseri bilhassa üslûp bakımından incelemek lâzım geldiği fikrini de kuvvetlendirmiştir. Zira edebî eser, her şeyden önce umumî dilin hususi şekil almış bir terkibi olarak görünür. Başka bir tabir ile edebî eserde muhteva ile üslûp birbirinden ayrılmaz bir bütünlük arz eder. Tarihî ve sosyal görüş muhtevaya değer veriyordu. Bunları takiben felsefî ve psikolojik görüş de muhtevayı esas tuttu. Sanatkâr eserini yaratırken muhteva ile beraber ifadesine de hususi bir şekil verir. Edebî araştırmanın gayesi işte bu hususiliği meydana çıkarmaktır. Türk edebiyatının önemli isimlerinden Ahmet Haşim, O belde isimli şiirinde kafasında düşlediği topraklara olan özlemini dile getirmiştir. Sevdiği kadına da hayallerinde yer veren şair, düşlediği topraklarda birlikte yaşama isteğini dile getirmiştir.
Bu çerezler, yalnızca sizin izniniz ile tarayıcınızda saklanacaktır. Ayrıca bu çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz de vardır. Ancak bu çerezlerden bazılarını devre dışı bırakmak, tarama deneyiminizi etkileyebilir. Fleurs du Mal’de uzaklar daüssılasını anlatan pek çok şiir vardır. Servet-i Fünun şairlerinin de tanımış olduğu Baudelaire, bilhassa bu temi işleyen şiirleriyle, bizim edebiyatımıza Cumhuriyet devrinde de tesir etmiştir. Bu fikre dayanarak, münferit edebî metin tahliline seminer çalışmalarında ön planda yer veriyoruz. Ayrıca, liselerdeki edebiyat öğretiminin de, son yıllarda, isabetli olarak, metin tahliline dayanması bu hususa daha çok önem vermemizi gerektiriyor. Ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz. Âyette geçen kebed kelimesi “acı, sıkıntı, zahmet” gibi anlamlara gelmektedir. Bu da insanın, doğduğu günden öleceği güne kadar az veya çok sıkıntılar, ihtiyaçlar, acılarla karşılaşmasının kaçınılmaz olduğunu gösterir.